Adres: Ben - Gönderen: İçimde Saklanan Işık

Abone Ol

**

Mektuplar, yüreğin suskun diliyle yazdığın umut dolu fısıltılardır. Zarfa koyulmamış birkaç cümle bile, içimizde yeşermeye başlayan güvenin mührüdür. Bir mektup, bazen geride kalan yaraları saran bir şefkat reçetesidir; okuyan gözlerde beliren hafif gülümseme bunun en somut işaretidir.

**

Kendine bir mektup yazmak belki de en cesur davranıştır. Çünkü o kâğıdın üzerinde sadece mürekkep değil, aynı zamanda kendine gösterdiğin sevgi ve şefkat vardır. Çoğumuz kendi acılarımızı ve umutlarımızı kâğıda dökmeye çekiniriz. Oysa bir satır bile kalbini dinlediğini gösterir. Göndermesek de o mektup belki yola çıkmamış olabilir; ama yazdığımız her kelime içimize dokunur, yaralarımıza tuz basmak yerine iyileştirici bir nefes gibi akar.

**

Bir mektubun varacağı en kıymetli yer, kalp kokan içiyle geleceğe açılan bir kapıdır. Çoğu zaman mektuba döktüğümüz duygular, sesli söylenemeyen kelimelerimizdir. Satırların arasında bir umut saklıdır. İnsanın kendi kelimelerine şefkatle bakması, o kelimelerin sessizce hayata tutulması demektir. Mektuplar, içimize attığımız tohumlar gibidir; konuşmaya fırsat bulamadığımız duygular biriktikçe, zamanında ve sabırla büyüttüğümüzde çiçek açarlar.

**

Mektup, kendinle buluştuğun aynadır aslında. Kendine yazdıklarını okuduğunda; geçmişin, bugünün ve hayallerin bir araya gelir. Bu yolculuk bazen korkutucu, bazen de huzur vericidir. Umutla yazılan her satır, ruhuna dokunan bir eldir. İster kendi kırgınlıklarını anlat, ister küçük mutluluklarını sıralayıp teşekkür et; her kelime seni biraz daha anlama, biraz daha sevme fırsatıdır.

**

Mektuplar, en karanlık uçurumun kıyısında bile beliren kapılardır belki de. İçlerinden gönderilmeyi bekler, ama bazen o zarf açılmadan da büyürüz. Sanki bir dostla haftalık buluşma randevusudur; kendimize vakit ayırdığımız anlar. O anlarda kâğıt üzerindeki harfler, umudun yumuşak ışığıyla titreşir. Belki de bu yüzden yollanmamış her mektup, sakladığı şefkatle hafif bir tebessümde gizlidir.

**

Fark ettiğin gün; geldiğinde, o küçük mektup en yakın dostun oluverir. Kelimeler aklına geldiğinde yüzünde bir aydınlık belirir. Çünkü o kelimeler kalbinde yankılanır ve kendinle yeniden konuştuğunu hissedersin. Virginia Woolf’un dediği gibi, her insanın içinde asla kimsenin okuyamayacağı bir metin vardır. Mektup ise, o metni aralığa ışık tutarak okunur hale getirir.

**

Şefkatle karaladığın satırlardan güç doğar. Birlikte büyüttüğün umut, yarınlara dair taptaze bir başlangıçtır. Her yeni satırda kalbin biraz daha hafifler; yalnız olmadığını hatırlarsın. Yazarak açığa çıkan iç ses, bilinmez bir sabrı kucaklar: “Sen her şeyden önce değerli ve sevilmeye layıksın.” İşte o cümleyi kendine yazdığında, mektup gerçekten yola çıkar. Ne zarfa ne pula gerek kalır. İçten bir sevgiyle, doğru adres kalptir.

**

Yıllar sonra aynı mektubu yeniden okuduğunda, hâlâ orada, ilk yazıldığı andaki tazeliğiyle durduğunu fark edersin. Geçmişten gelen bu yumuşak dokunuş, zamanın ötesinden gelen bir şefkattir. Ve sessizce fısıldarsın kendine: “Her sabah yeniden dirildiğin için teşekkür ederim.”