**
Yola çıkmak, bir valiz toplamak değildir; yola çıkmak, insanın kendi içinden geçen karanlık koridorları aydınlatma cesaretidir. Çünkü her adım dışarıya değil, içeriye atılır. Montaigne’in dediği gibi: “Dünya dediğin, genişliğinden çok, senin gözlerinin darlığına bağlıdır.” İnsan, aslında yollarda yeni şehirler değil, kendine açılan yeni pencereler bulur.
**
Bir trenin camından hızla geçen manzaraları seyrederken fark edersin: Asıl değişen dışarısı değil, sende olup bitenlerdir. Dostoyevski’nin sözleri kulağına gelir: “İnsanın gerçek sırrı, yolun sonunda değil, yolun kendisindedir.” Yani yol, seni hiçbir yere götürmez; seni sana geri getirir.
**
Odysseus yıllarca denizleri aşarken eve dönmeye çalışıyordu, ama aslında döndüğü yer yalnızca kalbinin kendisiydi. Tıpkı Mevlânâ’nın söylediği gibi: “Düşün ki bütün yollar sana gelir çünkü senin aradığın, senin içinde gizlidir.” İnsan ne kadar uzağa giderse gitsin, sonunda kendi içine varır.
**
Ve bir gün, kalabalıkların içinde ansızın kendine rastlarsın. Camus’un haykırışı gibi: “En uzun yolculuk bile, insanın kendine yaptığıdır.” İşte o an anlarsın ki, yol dediğin bir harita değil; kalbinin gizli kapılarını aralayan bir anahtardır.
**
Ama bu yol kolay değildir. Kimi zaman kaybolursun, kimi zaman geri dönmek istersin. Çünkü yolculuk, sadece yürümek değil; vazgeçmemektir. Kafka’nın o ürpertici sözü gelir aklına: “Yol vardır ama gidilmez, yol vardır ama yürünmez.” Ve sen yine de yürürsün, çünkü yol seni çağırır.
**
Her adımında biraz eksilir, biraz çoğalır, biraz daha insana dönüşürsün. Bir köprünün altında, bir dağın yamacında, bir yabancının gözlerinde kendinden bir parça bulursun. Ve aniden fark edersin: Dünyayı dolaşırken kendini örüyorsun, kendini inşa ediyorsun.
**
Çünkü insanın en büyük yolculuğu kıtaları, şehirleri aşmak değil; kendi içinde karanlıkla yüzleşmek, kendi yarasına dokunmaktır. Nietzsche’nin dediği gibi: “Kim kendi içine bakacak kadar derine inerse, evreni de görür.”
**
Ve işte o an, anlıyorsun: Yolculuk bir varış değildir, yolculuk bir dönüşümdür. Bir tren bileti değil, bir ruh imtihanıdır.
**
Bir gün, geriye dönüp baktığında göreceksin: O kadar uzağa gitmene gerek yokmuş. Çünkü dünya sana yalnızca aynalık etmiş. Sen aslında hep kendine yürüyormuşsun.
**
Bir adım kendine… bin adım dünyaya. Ve belki de bütün yolculukların sırrı budur: İnsan, her adımında dünyayı dolaşır, ama en büyük mesafeyi kendi içine kat eder.