"Günümüzde, toplumlar ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalırken, faiz ve tefecilik gibi karanlık kavramlar da yükselişe geçiyor. İlçemizde bu zararlı pratiklerin yaygınlığı her geçen gün daha da artıyor. Ancak bu artış sadece ekonomik dengelerin bozulmasıyla değil, aynı zamanda insanların ruh sağlığının ve toplumsal dokunun da çöküşüyle sonuçlanıyor.

 Faiz ve tefecilik, toplumun en savunmasız kesimlerini hedef alırken, umutsuzluğa ve çaresizliğe sürükleyen bir kısır döngü oluşturuyor. Küçük esnafın, çiftçilerin, emekçilerin sıkıştığı bu tuzak, insanları borç batağına sürüklüyor ve adeta bir kara delik gibi onları içine çekiyor. Faiz ve tefecilik, insani değerlerin ve vicdanın yerine çıkar odaklı düşünceyi yerleştirerek, toplumu bencillik ve açgözlülük bataklığına sürüklüyor.

 Ancak bu karanlık tablo sadece ekonomik zararlarla sınırlı değil. Faiz ve tefecilik, toplumun en kırılgan bireylerini derin bir umutsuzluğa sürüklüyor ve maalesef intiharların artmasına neden oluyor. İnsanlar, borç batağından kurtulamamanın getirdiği baskı altında, çareyi yaşamlarına son vermek zorunda görebiliyorlar. Bu trajik olaylar, sadece birer istatistik olmaktan öte, aynı zamanda insanlık vicdanının derin bir yarasıdır.

 Bakınız Dinimiz insanların adaletli bir şekilde yaşamasını ve toplumda ekonomik eşitliği sağlamayı hedefler. Bu nedenle faiz gibi uygulamalar, bu hedeflere zarar verdiği için kesinlikle yasaklanmıştır.  İslam, insanların birbirleriyle adil ve yardımlaşma içinde olmalarını, helal yollardan kazanç sağlamalarını ve faiz gibi haksız kazanç yollarından uzak durmalarını öğütlemektedir. ("Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve faizi bırakın, eğer gerçekten inanıyorsanız."(Al-i İmran Suresi) Bu prensipler, toplumsal refahın ve adaletin sağlanması için önemli bir rol oynamaktadır.

 Ancak tüm umutsuzluğun ortasında, bir ışık hala yanıyor. Toplum olarak bu soruna karşı sesimizi yükseltmeli ve faiz ve tefeciliğin insanlık üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı durmalıyız. Eğitimden, bilinçlendirme kampanyalarına kadar bir dizi önlem alınmalı ve toplumun bu zararlı durumla mücadele etmesi sağlanmalıdır. Aynı zamanda devletin de bu konuda etkin adımlar atması ve yasal düzenlemeler yapması gerekmektedir.

 Faiz ve tefecilik gibi yasadışı veya ahlaki olarak sorgulanabilir uygulamalara karşı mücadelede, yargıya başvurmak ve hukuki süreçleri başlatmak son derece önemlidir. Yargı, adaletin sağlanması ve toplumun korunması için en etkili araçlardan biridir. Bu nedenle, faiz ve tefecilik gibi zararlı durumla karşılaşan bireylerin sessiz kalmak yerine hukuki haklarını aramaları ve yargıya başvurmaları önemlidir. Yargıya taşınan davalar, bu tür suçların önlenmesine ve cezalandırılmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, yargıya yapılan başvurular, toplumda bu tür suçların ciddiyetinin vurgulanmasına ve bu konuda farkındalık oluşturulmasına da katkı sağlar. Dolayısıyla, mağdurların sessiz kalmak yerine yargıya başvurarak seslerini duyurmaları, hem kendileri hem de toplum için önemli bir adımdır.

 Belki de en önemlisi, insanların birbirine destek olması ve dayanışma içinde hareket etmesidir. Birbirimizi dinlemeli, anlamalı ve yardımcı olmalıyız. Kimse kendi başının çaresine bakmaya zorlanmamalıdır. Birlikte hareket ettiğimizde, faiz ve tefecilik gibi zehirli etkenlerle mücadele etmek daha da kolaylaşacaktır.

  Yüksekova gibi güzel bir şehir, bu karanlık gölgeler altında ezilmemeli ve umutsuzluğa teslim olmamalıdır. İnsanlık, iyiliğin ve dayanışmanın gücüyle bu zorlukların üstesinden gelebilir. Gelecek nesillerin daha adil ve insan odaklı bir toplumda yaşaması için, bugün harekete geçmek ve faiz ve tefeciliğe karşı mücadeleye devam etmek zorundayız.

 Anne ve babalar ve tüm Aile bireyleri, çocuklarının faiz ve tefecilik gibi zararlı pratiklerin kurbanı olmalarının acısını derinden hissederler. Onlar, çocuklarının borç batağına sürüklenmesini ve umutsuzluğa kapılmasını izlemekle kalmaz, aynı zamanda bu durumun ailelerine olan etkileriyle de yüzleşmek zorunda kalırlar. Geleceklerini güvence altına almak için çırpınan, ama bu karanlık çarkın içinde boğulan çocuklarının acısını görmek, anne babalar için tarifsiz bir ızdıraptır. Hayalleri, umutları ve emekleri, faiz ve tefecilik gibi zararlı pratiklerin kurbanı olan bu gençler, sadece kendileri değil, aynı zamanda aileleri için de birer yıkımın sembolü haline gelirler. Bu acılar, sadece maddi değil, aynı zamanda manevi anlamda da derin yaralar açar, anne babaların yüreklerini dağlar.

 Umuyorum ki bu anlattıklarım, faiz ve tefeciliğin toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini vurgulayarak, farkındalık yaratmaya yardımcı olur. Herkesin birbirine destek olduğu, adil bir toplum dileğiyle.

Saygılar"