İstanbul'da bugün düzenlenen Sosyalist Enternasyonel Konsey Toplantısı'nda “Free İmamoğlu - İmamoğlu’na Özgürlük” afişini, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez kaldırırken DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve DEM Parti TBMM Grup Başkanvekili Sezai Temelli'nin kaldırmadıkları görüldü.

Bu konu sosyal medyada eleştiri konusu oldu. Gazeteciler, Sezai Temelli’ye dövizi neden kaldırmadıklarını sordu.

Temelli'nin gazetecilere verdiği yanıtı, Şirin Payzın X hesabından videolu şekilde paylaştı. Temelli şöyle konuştu:

"Partimiz kaldırdı da bizim önümüzde yoktu. Yoksa biz kesinlikle hem Ekrem Bey'in hem Selahattin Demirtaş'ın hem Figen Yüksekdağ'ın yani Türkiye'de siyasi tutsaklığın olmamasına mücadele ediyoruz. Kaldı ki Ekrem Bey aynı zamanda bizim Kent Uzlaşı'yla belediye başkanlığındaki ortak adayımız. Yani biz sadece Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı olarak görmüyoruz Ekrem Bey'i, hepimizin ortak adayıydı ve Kent Uzlaşısı'yla olmuştu. Kendisiyle de çalışmaktan büyük keyif aldığımız bir belediye başkanıydı. İçeride neden olduğunu biliyorsunuz ve bunun nedenlerine karşı da mücadele eden bir partiyiz ama bu sosyal medya hikayesini bir türlü halledemiyoruz."

HATİMOĞULLARI: TUTUMUMUZ NETTİR

Başlayan tartışma üzerine, DEM Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları da bir açıklama yaptı. İmamoğlu operasyonlarına yönelik kınama açıklamalarını hatırlattı, bugün yaşananların 'teknik bir sorun' olduğunu söyledi.

Hatimoğulları şunları söyledi:

“Parti olarak hem eş başkanlık düzeyinde, hem de bütün temsilcilerimiz, bütün milletvekillerimiz ve aynı zamanda yerel örgütlerimiz de dahil bu konuda çok net bir tutum ortaya koydu. Bugün üçüncü kezdir belediyelerine kayyım atanmış bir siyasi partiyiz. Kayyım atamanın, seçilmişlerin gözaltına alınmasının, tutuklanmasının ne anlama geldiğini en çok bilen siyasi partiyiz ve bu anlamıyla en çok bu konuda acısını çekmiş bir siyasi partiyiz.

Biz öylesi bir süreçten geçiyoruz ki barışı konuşuyoruz. Biz öylesi bir süreçten geçiyoruz ki yaklaşık 100 yıldır devam eden Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için tarihi bir an içindeyiz. Çünkü Öcalan bir çağrı yapmış, kendi örgütü olan PKK bu çağrıya uygun bir kongre gerçekleştirmiş ve bu konuda yol almamız gereken bir süreç. Bu anlamıyla biz başka programlarda da ifade ettik, hakikaten hepimize çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor.”

"BİZİM SAYIMIZ FAZLA, DOSYA SAYISI AZDI"

“Bugün olan şey çok net olarak şuydu. Sayımız biraz fazlaydı oturduğumuz sırada. Ve birkaç sandalye daha eklenmiş oldu. Dolayısıyla masaya bırakılan dosya sayısı azdı. Dolayısıyla da İmamoğlu'nun fotoğrafları azdı. Benim hemen yanımda duran her iki arkadaşım da, hem Ceylan vekilimiz, hem de yanı başımda duran Ebru Günay arkadaşımızın önünde dosya vardı. Ebru arkadaşım dosyayı açarken zorlandığı için ben ona yardım edip fotoğrafı vermiş oldum. Elbette ki ben de taşıyabilirdim. Her iki arkadaşım taşıdı.

Dün bizim Diyarbakır'da yerel yönetimleri değerlendirme ara toplantımız vardı. Yaptığım konuşmada da bizim üzerinde durduğumuz en temel konulardan birisi kayyım meselesidir ve seçilmişlerin gözaltına alınıp tutuklanmasıdır. Daha dünkü konuşmamda İmamoğlu'nun tutuklanması, arkadaşlarının tutuklanması ve İBB üzerinde gerçekleşen operasyonları kınadık. Bütün bunların hiçbirini görmeyen basın emekçilerinin bir kısmının bugünkü bu teknik sebeple gerçekleşmiş olayın üzerine gidilmesini doğru bulmuyorum.”

"DEMOKRASİSİZ BARIŞ OLMAZ"

“Biz kendimizden eminiz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Ne yaptığımızdan da çok eminiz. Biraz önce süreci izah ederken bu konuda bu süreci bozma ihtimali olan, bu süreci sarsıcı ihtimali olan bu tür küçük yaklaşımlara inanın hiç ihtiyacımız yok. Türkiye'nin ihtiyacı olan ve her birimizin ihtiyacı olan bu süreci ileriye nasıl taşıyabiliriz? Nasıl ilerletebiliriz? Şundan da bütün Türkiye kamuoyu çok net emin olsun ki DEM Parti olarak bizler barış sürecinin demokratik bir zeminde gelişmesi için ısrarımızı ve mücadelemizi sürdüreceğiz. Demokrasisiz barış olmaz. İnsan hakları ihlalinin, gözaltıların, tutuklamaların, seçilmişlere yapılan operasyonlar ve tutuklamalar devam ettiği sürece bizler kalıcı bir barışı tesis edemeyeceğimizin gayet farkında olan bir bilince sahibiz. Kendi niyetimizden, duygumuzdan, düşüncemizden, fikrimizden, hattımızdan çok çok eminiz. Bu konuda da bütün Türkiye halklarının böyle bir güvenle bize yaklaşacağına canı gönülden inanıyorum. Pratiğimiz ortada, söylediklerimiz ortadadır."

Kaynak: BİRGÜN