Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) tarafından düzenlenen “Barış Süreçlerinde Basın ve Medyanın Rolü” paneli Diyarbakır’da Turistik Palace Otel’de düzenlendi.

Yerel, bölgesel ve ulusal medyadan çok sayıda gazeteci ile akademisyenin katıldığı panelde, barış süreçlerinde medyanın dili, dezenformasyon ve toplumsal güven konuları ele alındı.

Bozarslan: “Medyanın dili tartışılmadan barış süreci eksik kalır”

Açılış konuşmasını yapan GGC Başkanı Felat Bozarslan, Türkiye’de barış süreçlerinde medyanın kullandığı dilin yeterince tartışılmadığını söyledi.

Bozarslan, “Barışın en kritik aşaması kamuoyunun hazırlanmasıdır. Bölgedeki basın sürece olumlu yaklaşırken, batı medyası kapsayıcı bir dil kurmakta zorlanıyor. Bu dili dönüştürmeliyiz” dedi.

Dezenformasyonun barış sürecine yönelik en ciddi tehditlerden biri olduğunu belirten Bozarslan, “Basın özgürlüğü olmadan barış süreci başarıya ulaşamaz. Medya, toplumun vicdanına giden en kısa yoldur” ifadelerini kullandı.

Oluç: “Kürt sorununun çözüm adresi Meclis olmalı”

Panelde konuşan DEM Parti Komisyon Üyesi Saruhan Oluç, Kürt sorununun çözümünde Meclis’in ilk kez etkin bir rol üstleneceğini söyledi.

Oluç, “Komisyon, sürecin toplumsallaşması için önemli bir araç olacak. Bu kez süreç yukarıdan aşağıya ilerliyor” dedi.

DEM’li vekil, Meclis Komisyonu’nun henüz medya temsilcilerini dinlemediğini hatırlatarak, Kasım ayında bu yönde adım atılmasının planlandığını belirtti.

“Gazeteciler bu sürecin tanıkları ama hâlâ dinlenmedi” diyen Oluç, “Barış gazeteciliği, taraflara eşit söz hakkı tanımak ve dili kutuplaştırmadan aktarmaktır” ifadelerini kullkandı.

DEM Partili Oluç, çözüm sürecinin kalıcı olabilmesi için yeni bir anayasa, anadilde kamusal kullanım ve silah bırakanların topluma kazandırılması gibi adımların zorunlu olduğunu da vurguladı.

Barış gazeteciliği” oturumunda medya dili tartışıldı

Verilen aranın ardından gazeteci Mahmut Bozarslan moderatörlüğünde düzenlenen “Bir Panzerin Olarak Barış Gazeteciliği” oturumunda, gazeteci Alişer Delek, Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek ve Üsküdar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan konuşmacı olarak yer aldı.

Delek: “Türkiye travmatik bir toplum, medya ya iyileştiriyor ya tetikliyor”

Gazeteci Alişer Delek, Türkiye’de medyanın toplumsal travmaları derinleştiren veya çözümün bir parçası olabilen güçlü bir araç olduğunu ifade etti.

Delek, “Habur süreci, KCK operasyonları… Bu travmaları hep medya üzerinden yaşadık. Tarafsızlığın yanına empatiyi koymak gerekiyor” dedi.

Çiçek: “Barış gazeteciliği mi, hakikat gazeteciliği mi?”

Nevzat Çiçek, medyanın sık sık “psikolojik savaş aracı” gibi kullanıldığını belirterek, “Gazetecinin görevi manipülasyona kapılmadan gerçeği aktarmaktır. Medyada diyalog kurmak güven inşa eder,” ifadelerini kullandı.

Çiçek, DİTAM verilerine göre Kürt meselesinin medyada yalnızca yüzde 8 oranında “barış perspektifiyle” ele alındığını söyledi.

Arıboğan: “Türkiye yasını tutmadı”

Panelin son konuşmacısı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Türkiye’nin kolektif hafızasında derin travmalar bulunduğunu belirterek, “Bu ülke bir travma toplumundan zafer toplumuna geçti ama yasını tutmadı. Toplumun iç ihanet duygusu üzerine kurulu anlatı, affetmeyi zorlaştırıyor. Bu değişmeden güven tesis edilemez” dedi.

Arıboğan, sürecin güvenlik merkezli ilerlediğini belirterek, “Orta Doğu yeniden şekillenirken Türkiye’nin bu meseleyi çözmesi artık bir güvenlik zarureti” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Rûdaw