TCMB, ikinci kez bir sürpriz yaparak politika faizini 500 baz puan artışla yüzde 50 seviyesine çıkardı. Piyasa beklentisi faizin yüzde 45 seviyesinde sabit bırakılacağı yönündeydi. Para Politikası Kurulu (PPK) karar metninde şubat ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleştiğine dikkat çekildi. Tüketim malı ve altın ithalatının yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verdiğini belirten TCMB, yakın döneme ilişkin diğer göstergelerin yurtiçi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret ettiğini belirtti. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatlarının enflasyonist eğilimi canlı tuttuğu metinde yer alan diğer saptamalar... Tüm bu saptamalar doğrultusunda, TCMB, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip edeceğinin altını çizdi.

SON POLİTİKA FAİZİ ARTIRIMI OLMAYACAK

Soru şu... Madem ki politika faizi başta TL mevduat faizine yeterince yöneliş olmasına yetmiyor ve dövize yönelişi durduramıyordu, neden ocak ayında TCMB faizi sabit tuttu? Bu siyasal bir tercih büyük olasılıkla ve hem zaman kaybına hem de TCMB’ye olan güveni bir ölçüde sarsılmasına neden oldu. Yapılan bu artırımın ‘son artırım’ olduğunu iddia edenler var, ancak sıkılaştırma önlemlerinin sonuçları henüz görülebilmiş değil ve büyük olasılıkla seçim sonrasında da hem düzenlemelerle hem de politika faizi artırımlarıyla süreç devam edecek. Her ne olursa olsun, enflasyonla mücadele başta olmak üzere, finansal dengelerin kurulması için çok daha uzun bir süre gerekecek. 2024 yılı, krizin en kritik yılı olmaya aday ve acı ilacın tüm semptomlarını iliklerimize kadar hissedeceğiz. 2024 yılı enflasyonunun beklentinin en az iki katı olacağını şimdiden söylemek mümkün. Ki bu bile iyimser olabilir. Dolar beklentiler dahilinde 38-40 TL bandına gelecek gibi görünüyor. Gram altının hazirandan sonra atağa kalkacağı ve 2,500 TL seviyesini kolayca test edeceğini de rahatlıkla söyleyebiliriz.

İHTİYAÇ KREDİSİ FAİZLERİ SIÇRADI

TCMB’nin haftalık para ve banka istatistiklerine göre, bankacılık sektörünün toplam mevduatı 15 Mart ile biten haftada 200 milyar 675 milyon 38 bin TL artışla 15 trilyon 935 milyar 631 milyon 866 bin TL'ye çıktı. 1-3 aylık TL mevduat faizi yüzde 53.63’ten yüzde 55.7'ye, ticari kredi faizleri de yüzde 55.76'dan yüzde 58.5’e çıktı. İhtiyaç kredi faizleri ise rekor kırdı. İhtiyaç kredi faizleri 8 Mart haftasında yüzde 63.36 ile yıl başından bu yana gördüğü en yüksek seviyeyi, 15 Mart haftasında yaklaşık 13 puan geride bırakarak yüzde 76’ya çıktı. Bu hafta faiz oranlarının biraz daha yükselmesi beklenebilir. İhtiyaç kredilerinin faizinin yükselmesi ekonominin soğutulması açısından önemli. Ancak Türkiye gibi çok yönlü kriz yaşanan bir ekonomide bunun yan etkileri de olacak. Söz gelimi, kredi kartı harcamalarını kısıtlamaya yönelik önlemlerin yanı sıra, bu faizlerle ihtiyaç kredisi alamayacak dar ve orta gelirli vatandaşların, kredi kartı borcu ödemelerinde çok ciddi bir sorunla karşı karşıya kalacağını söyleyebiliriz. Ve biliyoruz ki, kredi kartı bu ülke nüfusunun önemli bir bölümü için ay sonunu getirmek için olmazsa olmaz! Seçim sonrasında başta emekli ve asgari ücretliler olmak üzere, dar ve orta gelir grubunu çok zorlu bir süreç bekliyor.

TÜKETİCİ KREDİLERİNE TALEP AZALDI TİCARİ KREDİLERE TALEP DE ZAYIF

Tüketici kredileri, bir önceki hafta yüzde 0.15 azalarak 1 trilyon 504 milyar 810 milyon 327 bin TL oldu. Taksitli ticari krediler ise yüzde 0.95 artışla 1 trilyon 436 milyar 886 milyon 339 bin TL’ye yükseldi. Kredi kartları bakiyesine gelince, yüzde 0.4 azalışla 1 trilyon 734 milyar 418 milyon 483 bin TL’ye geriledi. Mevduat bankalarındaki tüketici kredilerinin 398 milyar 201 milyon 944 bin TL’si konut, 69 milyar 395 milyon 303 bin TL’si taşıt ve 1 trilyon 37 milyar 213 milyon 80 bin TL’si diğer kredilerden oluştu. Bankacılık sektörünün TCMB dahil toplam kredi hacmi de 15 Mart ile biten haftada 68 milyar 538 milyon 8 bin TL artarak 12 trilyon 213 milyar 953 milyon 509 bin TL’ye yükseldi. Toplam kredi hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 53.67 artış gösterdi. Seçimler sonrasında tüketici kredilerinin hacminde daralmanın artarak süreceğini söyleyebiliriz. Ticari kredilerde ise yeni düzenlemelerle ‘daha seçici’ bir yöneliş olacak.

BU TL MEVZUAT FAİZLERİYLE YİNE DE İYİ...

Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0.96 yükselişle 8 trilyon 713 milyar 53 milyon 987 bin TL, yabancı para cinsinden mevduat ise yüzde 1.96 artışla 6 trilyon 555 milyar 150 milyon 58 bin TL oldu. Bankalarda bulunan toplam yabancı para cinsi mevduatı, geçen hafta 215 milyar 313 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, bu tutarın 182 milyar 815 milyon doları yurtiçinde yerleşik kişilerin hesaplarında toplandı. Yurtiçi yerleşiklerin toplam yabancı para cinsinden mevduatında, parite etkisinden arındırılmış veriler göz önünde bulundurulduğunda, 15 Mart itibarıyla 1 milyar 990 milyon dolarlık artış görüldü. Bu tablo da TCMB’nin neden politika faizini 500 baz puan yükseltmek zorunda kaldığının göstergelerinden biri... Gerçek enflasyon üzerinden hesaplandığında TL mevduatın negatif reel faiz seviyelerinde olduğu konusunda resmi kurumlar dışında hemen herkes hemfikir. Böylesi bir durumda, tasarruf sahiplerinin TL mevduata akın etmesini beklemek akıldışı olur. Belki artık Hazine ve Maliye Bakanı da millete serzenişte bulunmak yerine, pozitif reel faizin koşullarını yaratacak önlemlere odaklanır seçim sonrasında.

Editör: Erkan Çobanoğlu