6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremlerin ardından yaralar sarılmaya çalışılırken, moloz yığınlarını kaldırma işlemleri devam ediyor. Uzmanlar, yıkıcı depremlerle birlikte enkaz başında çalışma yapan işçilerin toza karşı maruz kalmamaları yönünde önlem almalarını söyledi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Mehmet Sinan Bodur, astımdan kaynaklı dünyada her yıl 400 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
Astımın tedavisi yapılmasıyla birlikte kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Bodur, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre kabaca 300 milyon astım olgusu bulunmaktadır. Yine kabaca 400 bin vakayı astıma bağlı kaybetmekteyiz. Bu ciddi bir rakamdır. Astım önlenebilen ve kontrol altına alınabilen bir havayolu hastalığıdır. Astım hastalığında havayollarında kronik inflamasyona bağlı gelişen, kronik inflamasyon ve havayolundaki daralmaya bağlı hastaların yaşam kalitesi bozulmaktadır. Hırıltılı, solunuma bağlı nefes darlığı gelişmektedir. Astım, kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Onun için doğru tanı koyularak etkili bir şekilde tedavi edilmesi gerekiyor. Bu tedavide hasta için ekibin iş birliği çok önemlidir. Dolayısıyla ilaçların nasıl kullanılması gerektiği hususunda hasta eğitimlerine çok önem veriyoruz” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra astım vakalarında artış görülebileceğine vurgu yapan Bodur, “Ülkemizin gündeminde ne yazık ki son aylarda deprem felaketi bulunmaktadır. Deprem felaketi ile birlikte depremden etkilenen illerde astım hastalıklarının kontrolden çıkma riski bulunmaktadır. Çünkü hastalar deprem şartları nedeniyle strese girmekte ve ilaçlarına erişebilmekte zorlanmış olabilir. Aynı zamanda depremdeki enkaz tozuna bağlı olarak da göğüs ve solunum hastalıklarına ilişkin vakalarda artış gözükmektedir. Toza maruz kalarak astımları tetiklenmiş ve kontrol dışına çıkmış olabilir. Astım hastalığının çevresel faktörlerden etkilendiğini bize göstermektedir. Şimdi bahar aylarında özellikle alerjenlerle tetiklenen hava yolu mukozasında gelişen kronik inflamasyonun kontrol altına alınabilmesi astım tedavisini yürütülebilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.
