YÜKSEKOVA - Yüksekovalı Psikolog Zana Beşer, Ramazan ayında sık karşılaşılan öfke patalamalarına ve strese dikkat çekti.

Ramazan ayının müslümanların yoğun manevi duyguları yaşamış olduğu bir zaman dilimi olduğunu kaydeden psikolog Beşer, “Oruç tutmanın insanın biyolojisine, fizyolojisine ve psikolojine etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Oruç tutmak rutinimizin dışına çıkmamızı sağlıyor. Uykunuz değişiyor, uyku saatleriniz değişiyor, yeme içme saatleriniz değişiyor, sosyal aktiviteleriniz değişiyor, arkadaşlarınızla görüşeceğiniz zaman dilimleri değişiyor. Bu değişim sizde kaygı ve stres oluşturabilir. Kısa sürede iyileştirilmeyen kaygı ve stres durumu, Ramazan’da açlık ve susuzluğa bağlı olarak da zaman içerisinde öfke ve tahammülsüzlüğü oluşturabiliyor. Eğer kendi duygularınızı kontrol edemiyorsanız yapmanız gereken en önemli şeylerden bir tanesi fiziki aktivitelerde bulunmak. Yürüyüş yapmak, arkadaşlarınızla zaman geçirmek, sosyalleşmek, aktivitelerde bulunmak, nefes egzersizleri yapmak ya da dini ritüelleri yerine getirmek sizin kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır” dedi. 

Oruç tutanların zaman zaman kendini gergin, kaygılı üzüntülü, mutsuz ve öfkeli hissedebileceğini belirten Beşer, “Fakat bu süre zarfında olabildiğince öfkenizi kontrol altına almak, tahammül seviyenizi yükseltmek sağlıklı bir davranıştır. Ramazan ayında çoğunlukla vaktimizi ailemizle geçirdiğimiz için onlarla birlikte olduğumuz zaman dilimleri artmış oluyor. Böyle bir noktada da hem eşinize hem çocuklarınıza daha yumuşak davranmak, daha sağlıklı davranışlarda bulunmak, duygularınızı daha net ifade etmek; katı dediğimiz öfke, tahammülsüzlük, nefret gibi duyguların arınmasına sebebiyet verecektir. Dışarıdaki birine kızarsınız ama gelir evdeki bardağı kırarsınız. Oysa bardağın hiçbir suçu yoktur. Böyle bir durum zarfında öfkenizi farklı bireylerde, farklı nesnelerde, olmayacak noktalarda çıkartmamaya dikkat etmek gerekiyor. Bedenimiz bazen bize sinyaller verir. Öfkenin geldiğini bize hatırlatır, kaygının yükseldiğini bize hatırlatır. Eğer siz kendi bedeninize bu sinyalleri alıyorsanız; olabildiğince o ortamı terk etmeniz sağlıklı olacaktır. Ya da konuşmak yerine kendinize beş saniye, on saniye müddet verin. Her şeye rağmen öfkenizi dindirmiyorsanız mutlaka yarım saat gün içerisinde yürüyüş yapmaya dikkat edin. Arkadaşlarınızla sohbet etmek, onlarla zaman geçirmek, yine sizin kendinize iyi hissetmenizi sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Muhabir: BİLAL TİNAR / YÜKSEKOVA HALKIN SESİ