Diyarbakır’da 3 kişinin öldüğü silahlı kavgada tutuklu sayısı 2’ye çıktı

Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde husumetli iki aile arasında çıkan silahlı kavgada yakalanıp adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şüpheli, yeni delillerle tekrar yakalanıp tutuklandı. Olaya ilişkin tutuklu sayısı 2 oldu.

Erkan Çobanoğlu
Erkan Çobanoğlu
Editör
Yayınlanma
1 Dk Okunma Süresi

Bismil ilçesi Dumlupınar Mahallesi 202. Sokak’ta 1 yıl önce, şakalaşma sonucu iki arkadaş arasında çıkan tartışmada 1 kişi hayatını kaybetmişti. Olayın kan davasına dönmesiyle 2 gün önce mahallede karşılaşan iki aile silahla çatıştı. Durumun 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirilmesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kavgada Recep Gümürcü ve Hisamettin Tekin olay yerinde, Meydin Gümürcü ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Yaralanan S.T. ise Dicle Üniversitesi Hastaneleri’ne kaldırıldı.

Olay ile ilgili Bismil Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma çerçevesinde yakalanan şüphelilerden M.M.D. tutuklanırken, P.G. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 18 yaşından küçük P.G., elde edilen yeni delillerle tekrar gözaltına alındı. Adliyeye çıkarılan P.G., sevk edildiği Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince "kasten öldürme" suçundan tutuklandı.

Editör: Erkan Çobanoğlu
Yorumlar

Genetik yatkınlık ve egzersiz yapmamak Alzheimer’ı tetikliyor

Uzman Dr. Seher Kakdaş, Alzheimer hastalığının en fazla 65 yaş üstü kişilerde görüldüğünü ve birinci derece yakınlarının Alzheimer hastalığına yakalanma risklerinin yüksek olduğunu söyleyerek, "Aynı zamanda yetersiz egzersiz, yetersiz fiziksel aktivite, düzensiz beslenme, sigara, alkol gibi alışkanlıklar Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırıyor” dedi.

Erkan Çobanoğlu
Erkan Çobanoğlu
Editör
Yayınlanma
2 Dk Okunma Süresi

Kronik kalp damar hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıkların Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırdığını ifade eden Dicle Memorial Hastanesi’nde görev yapan Uzman Dr. Seher Kakdaş, Alzheimer hastalığının henüz bir tedavisinin olmadığını, hastalığın ilerleyişi üzerindeki engelleyici olduğu tespit edilen tedavilerin mevcut olduğunu söyledi. Dr. Kakdaş, Alzheimer hastalığının erken evresi ve orta evrelere yakın evrelerde tedaviye başlandığı zaman daha net sonuçlar alınabileceğini ve hastanın gün içerisinde fizik tedaviyle egzersiz kapasitesinin artırılması, beslenme şeklinin düzeltilmesi, özellikle Akdeniz tipi beslenmenin Alzheimer hastalarına önerdikleri beslenme şekli olduğunu kaydetti. Yetersiz fiziksel aktivite, düzensiz beslenme, sigara, alkol gibi alışkanlıkların Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırdığını aktaran Kakdaş, “En fazla 65 yaş üstü bireylerde görülüyor. Genetik yatkınlıkta risk oluşturur. Birinci derece yakınlarında Alzheimer hastalığı olanlar Alzheimer hastalığına yakalanma açısından daha büyük risk altındadırlar. Aynı zamanda kalp damar hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırır. Bu yüzden şeker ve tansiyon hastaları olan kişilerin kontrol altında tutulması gerekir. Bunlar özellikle Alzheimer’a yakalanma açısından en sık kontrol edebildiğimiz durumlardır. Tekrarlayan kafa travmaları da Alzheimer hastalığı açısında risk oluşturur" dedi.

Alzheimer hastalığında doktorlara başvurulduğunda en çok yaşanan belirtinin unutkanlık olarak bilinen hafıza kaybı olduğunu dile getiren Kakdaş, “Bellek kaybı hastada en çok yakın bellek durumunda gerilikler belirtir. Hasta özellikle erken evrelerde ve orta evrelerinde geçmiş olayları çok rahat hatırlar, hatta bunu detaylandırır. Ama bir gün önce olan olayları hatırlayamaz, bir saat önce konuşulan şeyi geri getiremez. İkinci bir belirti ise yürütücü fonksiyonlar dediğimiz muhakeme, neden sonuç ilişkisi kurma, hesap yapma gibi frontal lob işlevleri aksar. Hasta bu tür becerilerini eskisi gibi yerine getiremez. Bu yüzden sosyal bir geri çekilme olur. Diğer bir belirti ise hastanın yer, zaman, yön oryantasyonunda bozulmalar olur. Bu kişiler erken evrelerde bilmedikleri yerlerde kaybolabilirken, hastalığın orta evrelerinde artık evde odaların yerini karıştırır duruma gelir” diye konuştu.

Alzheimer’ın henüz bir tedavisinin olmadığını fakat hastalığın ilerleyişi üzerindeki engelleyici olduğu tespit edilen tedavilerin mevcut olduğunu ifade eden Kakdaş, özellikle hastalığın erken evresi ve orta evrelere yakın evrelerde tedaviye başlandığı zaman daha net sonuçlar alınabildiğini kaydetti. Hastanın günlük yaşam aktivitelerinde destekleyici bir takım tedaviler de mevcut olduğuna değinen Dr. Kakdaş, "Hastanın gün içerisinde fizik tedaviyle egzersiz kapasitesinin artırılması, beslenme şeklinin düzeltilmesi özellikle Akdeniz tipi beslenme Alzheimer hastalığında önerdiğimiz bir beslenme şeklidir. Alzheimer hastalığı, hasta yakını tarafından eğitimi de önemli. Erken evrede hasta günlük yaşam aktivitelerini genellikle basit yönlendirmelerle sağlayabilir. Hasta yakının eğitimi de bu anlamda önemlidir. Hastalığın orta evrelerinde hastada okuma konuşma unutkanlıkları olabileceği için bu anlamda biraz daha birinin eşliğinde yapmasını öneriyoruz. Hastalığın ileri evresi dediğimiz, artık günlük yaşam aktivitelerinde tamamen bağımlı olduğu bir durumda artık bu hastalarda günlük bakım dışında yapılacak bir şey yok" şeklinde konuştu.

Editör: Erkan Çobanoğlu
Yorumlar

Kuş cenneti Erçek Gölü’nün kıyı şeridi buhar oldu

Van’da son yıllarda azalan yağış ve artan buharlaşmayla birlikte yaşanan kuraklık, ‘kuş cenneti’ olarak adlandırılan Erçek Gölü’nün büyük ölçüde su kaybetmesine neden oldu.

Erkan Çobanoğlu
Erkan Çobanoğlu
Editör
Yayınlanma
3 Dk Okunma Süresi

Van Gölü’nün 30 kilometre doğusunda yer alan ve bölgenin kuş bakımından en zengin alanı konumundaki Erçek Gölü, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle büyük ölçüde alan kaybı yaşadı. Nesli tükenme tehlikesi altındaki birçok kuş türünün yaşam alanı olan ve bu yüzden ‘Kuş Cenneti’ olarak adlandırılan Erçek Gölü, sıcaklıkların artmasıyla ve yağıştaki azalmayla birlikte kuraklıkla mücadele ediyor. Türkiye’deki kuş türlerinden yaklaşık 230’una yaşam alanı olan göl, sazlık alanlardaki suların çekilmesiyle buradaki kuş popülasyonu tehlikelerle karşı karşıya kaldı.

“Küresel iklim değişikliğinin acı sonuçlarını görmeye başladık”

 Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, iklim değişikliğinin etkilerini daha net ve olumsuz sonuçlarını da çok acı bir şekilde görmeye başladıklarını belirtti. Van Gölü Havzası’nın iklim değişikliği ve sıcaklıklardaki artıştan olumsuz etkilendiğini ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Başta Van Gölü olmak üzere, Erçek Gölü gibi bütün göllerimiz alan kaybediyor. Tabi bu alan kaybetme birden değil, yavaş yavaş kademeli bir şekilde gerçekleşiyor. Erçek Gölü özellikle son 4-5 yıldır gerçekten hızlıca bir alan kaybına maruz kalıyor. Geçen yıl yapmış olduğumuz saha çalışmaları ile bu yıl gerçekleştirilen saha çalışmalarını kıyasladığımızda gölün biraz daha alan kaybettiğine maalesef tanıklık ettik” dedi.

“Geleceğe ilişkin çok daha ciddi bir tehdit”

Yakın zamanda iklimdeki değişmeye bağlı olarak, yağışlarda çok ciddi sapmalar yaşandığını dile getiren Alaeddinoğlu, “Süreçte yağışlar belli bir ölçüde düşüyor. Ancak havzanın tamamına aynı yağışlar düşmüyor. Erçek Gölü gibi kapalı havzalar, bazen çok yağış alıp su seviyesi çok hızlı yükselebiliyor, bazen de birkaç yıl yağış almadığı zamanda alan kaybı hızlıca gerçekleşiyor. Dolayısıyla su kütlesi her geçen yıl biraz daha azalıyor. Son yıllarda havzaya düşen yağışta ciddi bir azalma var. Erçek Gölü kapalı havzasının kuruyan yerlerinde yüzeye çıkan su kütlelerinde miktar açısından fazlaydı. Ancak bunlar da azalmaya başladı. Bu da şunu gösteriyor ki gölü besleyen topraktaki su miktarında da bir azalma var. Tabi bunu geleceğe ilişkin çok daha ciddi bir tehdit olarak düşünün” diye konuştu.

Erçek Gölü’nün aynı zamanda önemli bir kuş üreme alanı olduğunu hatırlatan Alaeddinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burası kuşların göç rotası üzerinde bulunan bir bölgedir. Yani Erçek Gölü’nün kuruması veya alan kaybetmesi, o bölgede yaşayan veya çoğalan bütün kuşların doğal dengesinde, ekosisteminde çok ciddi tahribata yol açıyor. Dolayısıyla oradaki alan kaybı her geçen yıl kendini gösteriyor. Maalesef su kaybı önümüzdeki yıllarda da devam edeceği görülüyor.”

Van’da son yıllarda azalan yağış ve artan buharlaşmayla birlikte yaşanan kuraklık, ‘kuş cenneti’ olarak adlandırılan Erçek Gölü’nün büyük ölçüde su kaybetmesine neden oldu.

Editör: Erkan Çobanoğlu
Yorumlar
Üst