İlçe merkezine 18 kilometre mesafedeki köyde, köylüler yıllardır temel yaşam hakkı olan suya erişim mücadelesi veriyor.
Köye en son 1980'li yıllarda, Turgut Özal hükümeti döneminde iki çeşme yapılmıştı. Ancak o tarihten bu yana köyde herhangi bir su altyapısı yatırımı gerçekleştirilmedi. Yaz aylarında hava sıcaklığının 40 derecenin altına düşmediği bölgede, susuzluk tarım faaliyetlerini durma noktasına getirdi. Köyde meyve ağaçları, üzüm bağları ve tarlalar kururken, içme suyu ihtiyacı da ciddi bir kriz haline geldi.
"Her şey kurudu, geçim kaynaklarımız yok oldu"
Köy halkından Şahin Çetinkaya, “Geçimimizi bağ ve bahçeyle sağlıyoruz. Susam ve pirinç ekiyorduk ama bu yıl tüm ürünler kurudu, bahar ayında verdiğimiz emekler boşa gitti” sözleriyle yaşadıkları sıkıntıyı dile getiriyor.
Bir diğer köylü Yusuf Çetinkaya ise, “Banyo yapacak durumda bile değiliz. Her şey kurudu. Devletin bir an önce bize su getirmesini istiyoruz” dedi.
İsmet Çetinkaya ise köylerinin 2002 yılından beri serbest giriş-çıkışlı olduğunu vurgulayarak, “Son yıllarda üzüm bağlarımız ve meyve ağaçlarımız tamamen kurudu. Tahin için susam ekiyorduk ama artık o da mümkün değil. Geçimimizi sağlayamıyoruz” ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de musluğu olmayan tek köy biziz"
Köylülerden Hacı Tekinalp, “Suyumuzu Hakkari’den bidonlarla getiriyoruz. İncir, üzüm, ceviz gibi birçok meyve ağacımız vardı, hepsi kurudu. Bugün dağın başındaki eve bile su götürülmüşken, bizim 40 hanemiz suya hasret. Hâlâ kanal suyu içiyoruz” diye konuştu.
Osman Çetinkaya da köydeki tek çeşmenin 42 yıl önce Turgut Özal döneminde yapıldığını, o günden beri başka bir hizmet görmediklerini belirtti.
Köyün ana su kaynağının da kuruduğunu aktaran Nasır Çetin ise, “Artık bir damla su akmıyor. Türkiye'de çeşmesi bulunmayan başka köy olduğunu sanmıyorum. Devletimizden, Sayın Valimizden yardım bekliyoruz” dedi.
Köy sakinleri, yaşanan bu temel hak ihlalinin bir an önce giderilmesini ve şebeke suyunun köylerine ulaştırılmasını talep ediyor.