İHD Hakkâri Şubesi, Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle sürdürdükleri eylemlerin 183. haftasında Yüksekova’da 11.07.1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez ‘in faillerini sordu.
Yüksekova Kültür Sanat Sokağı’nda İHD öncülüğünde gerçekleştirilen basın açıklamasını grup adına İHD Hakkâri Eş Başkanı Sibel Çapraz okudu.
Çapraz açılamasında ilk olarak dün yapılan silah bırakma törenini değerlendirdi. Çapraz “ Gelinen süreç Türkiye halkları açısından son derece önemlidir. Hükümetin atılan bu adımlara şeffaf ve kararlı bir şekilde yaklaşması, hızlı bir biçimde ‘hakikatlerin ortaya çıkarılması’ komisyonunun oluşturulması ve barışa giden yolda Cumartesi annelerin taleplerinin dikkate alınarak faillerin yargılandığı, sorumluların ortaya çıkarıldığı bir sürecin başlatılmasının önemini bir kez daha bu meydandan vurguluyoruz” dedi.
“MEHMET IŞIK AĞIR BİR BİÇİMDE DARP EDİLDİ”
Çapraz daha sonra 1994 yılında gözaltında katledilen Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez’in olay örgüsünü okudu. Çapraz, “ Zernek barajında yaşanan trafik kazasında yaşamını yitiren akrabalarına başsağlığı dilemek için Esendere Beldesine bağlı Konak ( ÇILIK) köyüne giden Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez köyden çıktıktan sonra yol kontrolü yapan askerlerce uzun süre bekletildi. Duruma tepki gösteren Mehmet Işık ağır bir biçimde darp edildi. Ardından Mahir Düşünmez ve Mehmet ışık, Toyota marka pick up araca bindirilerek tartışmanın yaşandığı yerden götürüldü. Mahir Düşünmez’in kardeşi ve Mehmet Işık’ın akrabaları Esendere Jandarma taburuna giderek burada akrabalarının akıbetini sordular. Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez’in elektrik akımına kapıldıklarını ve jandarmaya getirildiği söylendi. Aileler yaralı Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez’i kendi imkanları ile hastaneye götürmek isteseler de Mehmet Işık jandarma taburunun önünde Mahir Düşünmez ise Dilezi Köyü Tüneli civarında yaşamını yitirdi” şeklinde konuştu.
“ADLİ TIP RAPORU BEKLENMEDEN DOSYA SÜMENALTI EDİLDİ”
Hastaneye götürülen cansız bedenlerde yapılan ilk incelemede Mehmet Işık Ve Mahir Düşünmez’İn boynunda ve sırt bölgelerinde kırıklar, ağır darp izi ile beraber ayakaltlarında kendilerine elektrik akımı verildiğine dair emareler görüldüğünü aktaran Çapraz, “ Olay sonrası her iki aile Yüksekova Cumhuriyet Savcılığına gidip şikâyette bulunmak istediler. İlgili savcı olay yerine gidip baktığını ve her ikisinin de elektrik akımı sonucu öldüğünü tespit ettiğini ve dosyayı bu şekilde kapattığını iletti. Dilekçeler işleme alınmadığı gibi adli tıp raporu beklenmeden dosya sümenaltı edildi. Bir hafta sonra Kamil isimli başçavuş Düşünmez ailesinin evine giderek ‘şikayetçi olmak için uğraşmayın. Olayı fazla karıştırmayın, sorarlarsa da sadece elektrik akımına kapıldı diyeceksiniz dediği, ailenin ise davdan vazgeçmeyeceklerini söylemesi üzerine o zaman sonunuz aynı onlar gibi olur diyerek tehdit ettiği kaydedildi” ifadelerine yer verdi.
“TÜM KAYIPLARIMIZ İÇİN ADALET TALEP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Çapraz, geçtiğimiz yıllarda itirafçı Kahraman Bilgiç yazılı olarak verdiği ifadede ve anıları kitabında Mehmet Işık ve Mahir Düşünmez’in Bin başı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki askerler ve kamuoyunun Yeşil olarak bildiği Mahmut Yıldırım tarafından ağır işkenceye maruz bırakıldığını aktardığı söyleyerek, “İşkence edilmiş bedenleri ailelere teslim ettikleri sırada Yurdakul ve Mahmut yıldırıma bağlı ekiplerin toplanan kalabalığa ‘alın ibret olsun’ dediklerini kaydedildi. Devletin silahlı kuvvetlerinin içine kümelenmiş gayri hukuki yapılar yıllarca insanlarımız üzerinde büyük baskılar kurdu. Hukuksuz ve insanlık dışı muamele gören yurttaşlara yapılan işkenceler aslında insanlık onuruna yapıldı. Hukuk ayaklar altına alındı. Bizler yapılan bu yanlış ve vahşi uygulamalara karşı bu gün buradan bir daha sesimizi yükseltiyoruz. Mehmet Işık, Mahir Düşünmez ve tüm kayıplarımız için adalet talep etmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
Açıklamanın okunmasının ardından 1 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi