Ankara Ticaret Odası (ATO), 63 No'lu Proje Hizmetleri Meslek Komitesi tarafından düzenlenen Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri Çalıştayı'na ev sahipliği yaptı.

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, çalıştayda "Deprem ve Dirençli Kentler" başlıklı bir sunum yaptı. Görür sunumunda, depreme dirençli yerleşim alanları oluşturmanın önemine dikkati çekerek, "Eğer bu topraklarda yaşamaya devam etmek istiyorsak bu yapıları oluşturmamız gerekiyor" dedi.

“Biz, 15 senede eski duruma gelemeyiz”

Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Naci Görür'ün açıklamalarından satır başları şu şekilde:

“Depremin vurduğu 11 ilin hepsi aynı derecede olmamakla beraber diyelim ki Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Kahramanmaraş yörelerini düşünürsek ekonomi, yani üretim durdu. Oradaki iş adamları, ‘Biz, 15 senede eski duruma gelemeyiz' diyorlar. Aynı zamanda bu üreticiler pazarı, müşteriyi kaybettiler, rekabet güçleri bitti. 15 sene demek daha bir 15 sene geçecek, 30 sene dünya pazarlarından uzak kalacak. Dolayısıyla pazardan silindi demektir.

“Daha şu anda Güneydoğu depreminin ekonomik krizi Türkiye'yi vurmadı”

Şimdi bir de daha şu anda Güneydoğu depreminin ekonomik krizi Türkiye'yi vurmadı çünkü her depremden sonra ekonomik krizler patlar. Yani Türkiye'de hani şu anda diyoruz ya ekonomik kriz var ekonomik sorunlar var. Daha Güneydoğu'nun, tüm Türkiye'nin üzerine gelmedi. Bunlar iki şekilde gelecek.

“Orada iş yok, üretim yok”

Direkt depremle ilgili 11 il Anadolu Aslanlarıydı. En fazla üretimin, ihracatın yapıldığı bir yerdi. Şimdi sıfırlandı, her şeyiyle durdu. Onun Türkiye'ye geri teptireceği ekonomik krizler olacak. Şimdi orada iş yok, üretim yok. Millet işi nereden bulacak? O gençler, o insanlar ne yapacak, ne edecek?

“Türkiye’nin siyasi bağımsızlığı da kalmaz”

Bu durum ülkeye de yansıyacak çünkü Türkiye parayı gönderip oradaki sorunu çözecek durumda değil. Bence o kriz daha derinleşecek. Bazıları ‘Komplo Teorisi' diyebilirler ama ben bu konuyu herkesle tartışmaya hazırım. Marmara'da beklenen deprem gelirse ve daha bu Güneydoğu depremlerinin etkisi büyük ölçüde ortadan kaldırılamamışsa, Türkiye'nin kesinlikle ekonomik bağımsızlığı kalkar, siyasi bağımsızlığı da kalmaz.

“Gecekondu yüzde 60 düzeyinde”

Neden? Çünkü Marmara Bölgesi Türkiye'deki gayri safi milli hasılanın yüzde 60'ına denk. Şimdi Marmara Bölgesi'nde meydana gelen deprem bu 11 ilin depremdeki zafiyetinden, zararından çok daha fazla olacak çünkü İstanbul'da yoğunluk, nüfus fazla. Bir de yapı stoku yoğunluğu fazla. Gecekondu yüzde 60 düzeyinde. Türkiye sanayinin can damarı bu bölgede.

“Türkiye'nin bağımsızlığı da tartışmalı hâle gelecek”

Şimdi böyle bir deprem olduğu zaman İstanbul, ekonomik olarak Marmara Bölgesi diz çökecek ama Türkiye de ekonomik olarak tamamen bitecek. O zaman ben iddia ediyorum ki Türkiye'nin bağımsızlığı da tartışmalı hâle gelecek.

“2050 yılına kadar bağımsız bir devlet olarak çıkamaz”

Türkiye, aklını başına toplamazsa 2050 yılına kadar bağımsız bir devlet olarak çıkamaz. Bu konuyu ekonomistlerle de konuşuyorum. Cumhurbaşkanı da aynen şöyle dedi: ‘Bana gelip dediler ki IMF bizden 5 milyar dolar borç istiyor. Ben de ‘Verin' dedim. ‘Bugün borç alan yarın talimat alır' dedim. O zaman Türkiye'nin geleceğini söylüyor. Sen Marmara Bölgesi'nde o darbeyi yedikten sonra zaten Türkiye'nin ayakta kalması mümkün değil. Borç alan demek ki talimat alacak, bu iş bitecek.

“İstanbul'u, bize bırakmazlar”

İstanbul o kadar büyük bir darbe yerse zaten İstanbul'u, o bölgeyi bize bırakmazlar. Yani ‘insanlık kültürü' diye ayağını attı mı borçlu, harçlı, IMF'ydi, şuydu, buydu, bitti… Siyasiler hâlen bunların farkında değil.

“Abuk sabuk şeyler konuşuyorlar”

PKK, Kılıçdaroğlu'na arkada alkış çalıyormuş, yok böyle diyormuş. Abuk sabuk şeyler konuşuyorlar. Koca koca devlet adamlarının konuşmalarını görüyor musunuz?

“Yalan dolanla bu işler olmaz”

Hele bir genel başkanın konuşmaları tam mizah gibi. İnsan gülsün mü, ağlasın mı? Hayret devletin sorunlarını bunlar hâlâ anlamayacak kadar acizler. Yalan dolanla bu işler olmaz. Onun gözünü boya, bunun gözünü boya böyle bir devlet olur mu? Bu asrın sonuna biz nasıl gideceğiz? Yeni sorunlar gelecek. İklim krizi vuracak, bir taraftan her an deprem vurabilir.

“Deprem ülkesiyiz”

Deprem ülkesiyiz. Bir gün kalkacağız canlarımız ölmüş. 30 bin kişi ölmüş, 100 bin kişi ölmüş. Bizim artık bu asırda deprem nerede olacak, nasıl olacak, kaç büyüklükte olacağı bırakıp depremde yıkılmayacak yerleşim alanlarını oluşturmalıyız. Devletin buna eğilmesi lazım.

“Malatya Belediye Başkanı, ‘İnsanlar azdığı için depremde öldüler' diyor”

Bizim devletimizde ‘Deprem Allah'tan geliyor. Hele bir gelsin, Allah büyüktür. Biz gider o zaman çorba veririz, çay veririz' der ve bu işleri yapmaya çalışır. Malatya Belediye Başkanı, ‘İnsanlar azdığı için depremde öldüler' diyor. Ne diyeceksiniz?

“Böyle oyalama olmaz”

Bizim devlet büyükleri bunu anlasalar gece yatamazlar. Şu anda da umurlarında değil. Hâlâ orada ev yapacağız reklam mahiyetinde, güya İstanbul'u depreme hazırlıyorlar. Kardeşim seferberlik havasında son derece ciddi bu işi yapman lazım. ‘Ona şey satacağız, buna şey satacağız' diye böyle oyalama olmaz.

“İstanbul'da insanların ölümü beklediği binlerce bina var”

Cumhurbaşkanı demedi mi ‘500 tane 500 bin konut yapacağım satacağım' diye. Aziz milletle koştu kuyruğa girdi. Onu söylediğim zaman bir tek ben karşı çıktım. İstanbul'da insanların ölümü beklediği binlerce bina var. Her an depremde, göçük altında kalacak insanlar. Sen burada yeni bina yapıp satmaktan bahsediyorsun. İnanamıyorum ben bu topluma. Toplum istemedi mi devlet, hükümet çözmez. Vatandaş can güvenliğini istemezse devlet niye başını belaya soksun?

“Cesetleri daha soğumamışken”

Parti mitinglerinde bin-iki bin kişi pankart kaldırıp ‘Deprem dirençli yapı istiyoruz' demeliydi. Her ilde böyle kaldırılsaydı inanılmaz bir farkındalık olurdu. Bir kişi bile cesetleri daha soğumamışken depremle ilgili bir şey yapmıyor, talepte bulunmuyor.”

Editör: Ferhat Yiğit