Konutların hemen yanındaki boş araziye kurduğu küçük kulübede yaklaşık 30 tavuk ve horoz besleyen Arıcıoğlu, doğayla iç içe bir hayat yaşıyor.
“Doğayla iç içe olmak ruhumu besliyor”
Çocukluğundan bu yana doğa sevgisiyle büyüdüğünü dile getiren Arıcıoğlu, her sabah tavuklarını yemleyip dışarı saldığını, akşam ise kulübeye geri topladığını belirtti. Bu yaşam tarzının kendisi için bir tutku olduğunu vurgulayan Arıcıoğlu, “Kendimi bildim bileli doğa ile iç içe yaşamayı severim. Her sabah erkenden kalkar, tavuklarıma yem veririm. Günüm büyük ölçüde onlarla geçiyor” dedi.
Şehirde köy hayatı kolay değil
Arıcıoğlu, şehir ortamında hayvancılıkla uğraşmanın zorluklarına da değinerek, “Şehir hayatı ile köy hayatı arasında büyük farklar var. Bazen komşular koku veya ses nedeniyle rahatsız olabiliyor. Ancak bu benim yaşam tarzım. Kimseyi rahatsız etmemek için elimden geldiğince dikkatli olmaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
Komşularıyla dayanışma içinde
Beslediği tavuklar için yem desteğini zaman zaman komşularından sağladığını söyleyen Arıcıoğlu, “Komşularım evlerinde artan yemek ve ekmek kırıntılarını getiriyor, ben de tavuklarıma veriyorum. Bu dayanışma, komşuluk kültürünün ve geleneklerimize bağlılığımızın bir göstergesi” dedi.
Yumurtalarla ekonomik katkı
Tavuklarının yumurtalarından da ekonomik katkı sağladığını belirten Arıcıoğlu, “Tavuklarımın bazıları yumurtluyor. Bu yumurtaları komşularıma satarak elde ettiğim gelirle tekrar yem alabiliyorum. Bu da benim ekonomik yükümü bir nebze hafifletiyor” diye konuştu.