Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde söz alan DEM Parti Hakkari Milletvekilli Vezir Coşkun Parlak fahili mechul cinayetlerine değindi.
kuvvetler ayrılığı ilkesine değinen Vekil Parlak, yargını bağımsız olması gerektiğini ifade ederek,
"Yargı bağımsızlığının yanı sıra olmazsa olmaz bir başka ilke ise yargı tarafsızlığıdır. Yargı tarafsızlığı hiçbir kesim, grup, düşünce, etnik, kimlik ve dinî azınlık üzerine ayırım yapmadan hukukun herkese eşit ve adil olarak uygulanması anlamına gelir ve eşitlik ilkesini güvence altına alır" dedi.
"Partimizin faaliyetlerine katıldıkları için binlerce insan cezaevlerinde tutuluyor"
"Türkiye'de yargının tarafsız olduğu söylenebilir mi?" , diye soran Parlak, "Açıkçası, Kürtlerin, Alevilerin, demokratların, devrimcilerin, bir bütün olarak sistem muhaliflerin on yıllardır yaşadıklarına bakılırsa yargının tarafsız olmaktan çok uzak olduğunu herkes görür.
Söz konusu Kürtler olunca, yargı mensupları, bırakın evrensel hukuk ilkelerini, kendi Anayasa'sını ve ulusal kanunlarını bile tanımıyor. Örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü anayasal güvence altına alınmış olmasına rağmen, sadece düşüncelerinden dolayı ve partimizin faaliyetlerine katıldıkları için binlerce insan cezaevlerinde tutuluyor"diye belirtti.
"Binlerce Kürt aydın, siyasetçi, iş insanı işlenen cinayetlerle katledildi"
Hakkari'de işlenen fahili mechul cinayetlerini hatırlatan Parlak, "Failler özellikle asker ve polis olduğunda ya hiç ceza almıyorlar ya da ödül gibi cezalarla âdeta yeni suçlara teşvik ediliyorlar. Musa Anter'den Vedat Aydın'a, Mecit Baskın'dan Abdullah Canan'a kadar adlarını saymaya kalksam günlerce bitiremeyeceğim binlerce Kürt aydın, siyasetçi, iş insanı işlenen cinayetlerle katledildi. Sizlere Hakkâri'de işlenen iki faili belli cinayetten ve sonrasındaki hukuki gelişmelerden kısaca da olsa söz etmek istiyorum.
Birincisi, eşinin ve çocuklarının gözleri önünde katledilen Necmettin Fendik. 17 Temmuz 2017 gecesi Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi Güngör Mahallesi'ndeki evine yapılan operasyonda polis memuru tarafından vurulan Necmettin Fendik yaşamını yitirdi. Fendik'i vuran polis, buna benzer bütün olaylarda olduğu gibi, ayağının kayıp düşmesinden dolayı silahının ateş aldığını iddia etti; bağımsız ve tarafsız olması beklenen mahkeme heyeti ise bütün karşı delillere rağmen sanık polisin beyanını esas aldı. Fendik'i öldüren polis iki ay önce görülen karar duruşmasında bir yıl sekiz ay ceza aldı ve hükmün açıklanması geriye bırakıldı, bir gün dahi tutuklu kalmadı.
Bahsedeceğim ikinci faili belli cinayet ise 1995 yılında Yüksekovalı çoban Nezir Tekçi'nin öldürülmesi olayıdır. 28 Nisan 1995'te Yüksekova'da askerler tarafından gözaltına alınan Tekçi'den bir daha haber alınamadı. Ailesinin bütün çabalarına rağmen failler yıllarca ortaya çıkarılmadı. 2010 yılında bir asker o dönemde askerlik yaptığı yerde Nezir Tekçi'nin rütbeli askerler tarafından öldürüldüğüne tanıklık ettiğini söyleyince dava açıldı. Davada yargılanan askerler Nezir Tekçi'yi canavarca hislerle ve işkence ederek öldürmekle suçlanıyordu"şeklinde konuştu.
"Kürt'ün faili yine cezasız bırakılmak isteniliyor"
İşlenen cinayetlere ilişkin mahkeme kararlarını açıklayan Parlak, "Bu suçlamanın sonucunda mahkemenin kararı ne oldu dersiniz? Onlarca tanığın gözünün önünde, masum bir çobanı katleden sanıklar beraat ettirildi; Anayasa Mahkemesi bile bu kararın yanlış olduğunu kabul ederek iptal etti. Nezir Tekçi davasının karar duruşması bir gün sonra Eskişehir'de görülecek; savcı bu sefer yine beraat talep ediyor yani Kürt'ün faili yine cezasız bırakılmak isteniliyor. Bu 2 örnekte ve diğer bütün davalarda olduğu gibi, görev alan mahkeme heyetleri şu ya da bu şekilde failleri korudu, korumaya devam ettiler. 15 Temmuz darbe girişiminde Meclis dâhil onlarca yeri bombalayan, yüzlerce insanı öldüren askerlerin bile zamanında Kürtlere karşı işlediği suçlar cezasız bırakıldı"ifadelerini kullandı.
"Kürt'ün hakkına gelince mahkeme heyetleri âdeta cübbelerini çıkararak karar vermektedirler"
Parlak son olarak Anayasa’nın 9'uncu maddesine atıfta bulunarak, "Mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduğu yazıyor fakat oraya bir parantez açılıp Kürtler hariç yazılsa iyi olacak çünkü iş Kürt'ün hakkına gelince mahkeme heyetleri âdeta cübbelerini çıkararak karar vermektedirler. İşte, üzerinde konuştuğumuz bu kanun teklifi hâkim ve savcıların taraflılığını şansa bırakmak istemiyor. Siyasi iktidar tek bir yargı mensubunun bile hukuka ve vicdanına göre karar verme riskini göze almak istemediği için çekirdekten yetiştirmek istiyor. Başkanı, üyeleri, eğitimcileri yani bütün personeli siyasi iktidar tarafından belirlenen bir yer Adalet Akademisi olamaz, olsa olsa AKP'nin parti okulu olur"ifadelerine yer verdi.