‘‘Şiir sadece duygu değildir diyor, şair’’ Gözlerim büyüyor ve bir odağa kilitlenmiş gibi al al izliyorum. Bakışlarını kaçırıyor benden anlamsızca bir tabloya bakar gibi boşluğa bakıyor. Sonra sonsuzluğa uğurladığı kelimelerden, şiirleşen duygularını dinlendirmeye devam ediyor. Nasıl duygu değildir diye, beynim de milyon şiir okuyorum, alyuvarlarım da kadife rengi mısralar. Acaba hangisinde duygu yoktu ve hangisi ruhsuz du diye. Bulamıyorum ve kelimeye dönüm diyorum ki; şiir başlı başına duygunun kendisidir. Duyguydu şiir, mısraların da kalbimin adımları. Tek tek çıkıyorum basamakları. Önce sevgim çoğalıyor, sonrada bağlılığım. Zehir kussa da kalemler, vardı kendine dair söylemleri.

İlk aşkını mezarlıktan çıkarıp sevgisi ile büyüğülere saranlar,  sevdiğine hiç bir zaman kavuşamayanlar vardı, birde Beko gibi araya girenler ve ardından ağıt gibi ele yakılan kınalar. Hece hece gözden akan su damlacıkları vardı şiirin ruhunda. Şehir şehir yolculuğa çıkanın matarasından sızan bir öfke, köylük yerde taşlar atılan bir kadının saçında açan bir çiçekti belki de. Ezan sesi ile sabahın köründe ekmek kavgası için yollara düşenin elindeki simitti. Şehrin en kalabalık sokağında unutulan bedendi yerde günlerce. Erken büyütülen çocuklardı, elinde misketleri çalınan. Uçurtmayı vuranların ardından edilen ahh dı. Şiir ruhtu, şiir bedendi, şiir ruhun deryasında yıkanan duyguydu.

Çoğaldıkça çoğalıyor şiir ve okunduğunda sese titremeği öğreten heyecandı. Kalemdi, kâğıttı, sığındığımız son limandı hiçbir zaman yolcusu olmadığımız bir gemiydi, ötelere gitmeden de varış yönümüzü göre bilişimizdi. Şiir sesimde ki kavgam, toplumcu yakarışımda ki feryadım. Gün ışığı ve umuttu, tarihin yapraklarında kaybolup düşen sayfalardı hep bir yanımız eksik kalan. Tecrübe doluydu, göç etmek zorunda kalan sürgün bir yaşamın nabzın da atan son serüvendi. Sessiz mekânlar, terk edilen evlerin ortasında kalan ruhlardı. 

 ‘Şiir en çok annemdi peçesinin altında kaybolan gülümseyişiydi ve bütün duyguları yoğunlaşarak, özümseyerek yaşayıp ta hiçbir zaman şiir yazamayandı’…