Model olarak beş yılda bir seçilmişleri gösterdikleri performansa göre halk tarafından bir daha seçilen, yetersiz kaldıklarında da yine halk tarafından yerlerine  yeni bireylerin yeni kadroların seçildiği sistemin adıdır. Demokrasi bana sorarsanız bu ülkede ve Ortadoğu da  hiç bir zaman tam anlamıyla işlemedi. Her ne kadar bölgede bir çok ülke model olarak demokrasiyi seçmişse de başa geçen şahıs ve kadrolar güç kazandıkça oraya getiriliş gayelerini unutur.  Hizmet etmesi gereken asli unsura efendilik taslama güç gösterisi sunma gibi  monarşik motifler sergilemeye başlarlar. Yalvara yakara ele aldıkları yönetimin icazetini kimden ve ne kadar süre için aldıklarını unutup sanki hep bu mevki makam sahibi kudretlilermiş gibi davranış sergilemeye başlarlar 

Bundan 23 yıl önce bir anda çok hızlı büyüyen girdikleri ilk seçimde de ciddi bir halk desteği alıp tek başına iktidar olan mevcut iktidarda ilk dönemlerinde hak yemeyelim. Ülkece çok önemli hizmetler gördük. Ekonomiden sağlığa, eğitimden iç ve dış siyasete hemen hemen her alanda büyük atılımlar oldu. Bunu gören halkta elbet buna duyarsız kalmadı bir dahaki seçimde temsiliyet hakkını ikiye katlayıp neredeyse her iki kişiden birinin rızasını ve onayını aldı. Bu böyle devam etti. Ta iktidar kuruluş felsefesinin dışına çıkmaya başlayana kadar, ki onları 5 dönemdir tek başlarına iktidara taşıyan halkın gerçek sorunlarına yabancılaşana kadar.  Fakat yukarda da yazdığım gibi Ortadoğu’nun suyundan mıdır havasından mıdır bilinmez, ama her bir bireyin bir yerlerinde gizli tuttuğu bir monarşi veya saltanat aşkı vardır ki; her ne kadar demokrasi diyorsak, sosyal hukuk devleti diyorsak kanunların önünden her birey eşit haklara sahip gerçeğini hepimiz biliyorsakta muhtar olanımız can bedende olduğu sürece muhtar kalmak için didinir. Bu belediye meclislerindem tutun hiyerarşik yapılanma modeline göre en tepeye kadar da böyle devam eder.

Halbuki Ortaçağ karanlığından çıkış yolu olarak demokrasiyi benimsemiş Avrupa böyle mi? Bugün süper güçler olarak sayabileceğimiz  birkaç Avrupa ülkesinin başbakanları,  cumhurbaşkanları şatafatsız abartıdan uzak sade bir apartman dairesinde yaşayabiliyorlar. Çünkü biliyorlar ki süreleri dolduklarında onları halktan üstün tutan tek özellikleri devletlerine, halklarına karşı gösterdikleri çaba ve topluma sunabildikleri refah olacaktır ama biz de maalesef bu yok ! Demokrasi, sosyal hukuk anlayışı ,eşit yurttaşlık gibi temel ilkeler üzerine kurulmuş devlet geleneği maalesef ki sadece söylemden ibaret kaldığını görüyoruz 

Yine mevcut iktidardan bir örnek verelim. 23'üncü yılında olan iktidar son iki seçim sonuçlarından sonra Kayyım ile ağırlığı doğu güneydoğuda olmak üzere bi çok yerde neredeyse halkın desteğinin tamamına yakınını almış belediyelere Kayyım atayarak iradeyi ipotek altına almıştır ve son iki seçimdir daha farklı ve daha ilginç şeyler oluyor. Daha önce belediyelere kayyım atayarak başkanlar ve meclise müdahale edilirdi. Bu defa da bambaşka yerlerden taşıma sistemi ile her değiştiren çoğunluğunun devlet memuru olduğu binlerce kişi ile seçim sonuçlarına müdahale edilmiştir. 

Peki bu iyi mi oldu kötü mü? Elbette iradesi gasp edilen yerleşim yerleri için onur kırıcıdır fakat bunu tertipleyen iktidar da bin seçmeni olan Esendere'yi alayım derken Üsküdar'ı kaybetti. Şırnak'ı alayım derken Manisa yı kaybetti. Ükle haritasını boydan boya sarıya boyayayım derken gökkuşağında bile olamayacak renkler ile haritayı rengarenk bir hale soktu değdi mi buna? 

Eee başlığımızda ne demiştik! Dimyat a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak tam da böyle bişey. İşte umarım muktedirler örnek alır ve fikrimce çok da uzak görünmeyen bir erken genel seçim için öz değerlerine göre bir siyaset ile  temsiliyet baabında hiçbir ağırlığı kalmamış ayak bağı olan particiklerin etkisinden kurtulur ve halka dönerek özeleştirel bir sunum ile gerçek felsefesine döner.