Geçen hafta birkaç iş randevusu gerçekleştirmek üzere Zaxo, Erbil ve Duhok’ta bulundum. Özellikle Zaxo şehrinin simgesi olan Pır a Delal oldukça ilgi çekici ve görmeye, gezmeye değer bir yer. Köprünün tadilatı bitmiş etrafı da köprünün yeni ahengine uyumlu bir şekilde tasarlanmış şehre ayrı bir güzellik katmış.

Tabi burda asıl anlatmak istediğim konu bir köprü veya etrafındaki yapay park veya çimler değil. Özellikle köprünün altından akan nehrin kenarında kısa bir süre önce açılışı yapılmış olan Zaxo müzesi en çok ilgimi çeken yer oldu. İçini rehber arkadaşımla beraber uzun uzun gezdik. Her bir eseri detaylıca inceleme fırsatı buldum.

En çok ilgimi çeken, beni etki altında bırakan ve hemen hemen hepsi de Zaxo ve civar kasabalardan bulunup müzeye getirilmiş, bazılarının bin beş yüz - iki bin yıl öncesine kadar uzanmış çeşitli alet ve edevat oldu. Tabağı, çanağı, çömleği bilhassa zamanın silahları oldukça ilgi çekiciydi. Neydi bu eserler? Mesela tarihin yüzlerce yılına tanıklık etmiş ucu paslı bir ok veya mızrak hemen yanında birebir çatışmaların piyade silahı olan kılıç ve türlü türlü hançerler…

Kim bilir bunlardan her biri ne tür savaşlara ne tür trajedilere tanıklık etmiştir.

Bu silahları (kılıç, ok, mızrak, hançer) eline alıp toprağını, namusunu, şerefini, örf adetini savunmaya çalışan savaşçılar gerçek anlamda yüreklerini ortaya koyarak savaşmışlar ve sonucunda da ya çok acılı bir ölüm ile yüzleşmişler veya bir şekilde canlı kalmayı başarmışlardır. savaşa dahi gitmeden bu mutlak sonu iliklerine kadar hissetmişlerdir mutlaka.

Zaman geçtikçe savaş teknolojileri değişti. Alet edevat gelişti. Artık o göğüs göğüse çarpışmalar zamanla yerini mesafeli çatışmalara bıraktı. Her geçen gün bu mesafe biraz daha açıldı ve günümüzde birçok süper güç bir buton ile oturduğu yerden uzaydaki vericileri ile entegre bir şekilde kıtalar arası silahlar kullanabilecek seviyeye ulaşmış durumda. İşin acı tarafı mesafe açıldıkça meslekler  birbirine karıştı, değerler aşağılanmaya başlandı. Teknolojik imkanlar ilerledikçe insanlık geriledi, ahlak azaldı ve haya ortadan kalktı. İşinin ehli olanlar sessizce köşelerine çekilirken yerlerini cahil cühela karar mekanizmasında toplumu bir anda ateş topuna çevirebilecek düşünsel teoriden uzak stratejik yaklaşımla alakasız felsefik bir yönü olmayan sadece bir anlamda içinde birikmiş faşist egolarını bir nebze tatmin etmeye odaklı yüzeysel karar verebilen ve gücün kendisinde ebedi duracağını sanacak kadar matematik bilimine yabancı zat-ı muhteremlere bıraktı. Yukarıda eski yaşam tarzı ile ilgili birkaç örnek vermeye çalıştım ve inanıyorum ki bugün gücü elinde bulundurup toplum bu kadar ağır bir ekonomik darboğazda iken yoktan sebepler ile suni gündemler yaratarak olabildiğince gergin olan toplumu daha da gerenler giysinin çarık savaş aracının kılıç olduğu dönemlerde yaşasa idi. İki keçiyi güdemeyecek kadar siyasetten, taktik ve stratejiden uzak, alt tabaka insan profiline sahip olurdu.

Demem o ki bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde son üç dönemdir adına kayyım dedikleri ucube bir sistem ile halkın iradesini gasp edip, sen seçersin ama ben yönetirim anlayışı ile aynı şeyi tekrarlayıp farklı sonuç beklemek ancak bu yukarda bahsetmiş olduğum niteliksiz yöneticilerin işi olsa gerek. Aksi taktirde 2015 yılında hayatımıza giren adına Kayyım dedikleri bu sistemin ana damarı tek başına yüzde elliyi bulan bir parti bugün devletin bütün imkanlarını kullanmasına, koalisyon kurmasına rağmen yüzde otuz beş gibi oranlara kadar düşüp ikinci parti konumuna düşer. Bunu bu partinin yüzlerce, binlerce akıl hocası görmüyor mu ya da görmesine rağmen analiz edemiyorlar mı?

Bırakın. Allah aşkına düşün artık şu milletin yakasından. Halihazırda muhalif belediyeler büyük baskı altında hizmet üretemeyecek halde iken bırakın da bu kıt kanaat imkanlar ile neler yapacaklar, ne yapmaktalar bi hep beraber izleyelim. 

Şunu da belirterek son vereyim yazıma. Vatandaş çok ağır bir ekonomik baskı altında yanlış ekonomi politikalarınız yüzünden ezilirken başka gündem yaratmayın. Bırakın da kalbinin bir köşesinde hâlâ sizlere sempati duyan birileri varsa onlara da verebileceğiniz bir vaadiniz olsun zira kalmadı. Biraz şirinlik yapmaya çalışın usluca şu ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan çıkış için çalışın. Aksi taktirde o kadar büyük kaybedeceksiniz ki 1999’ un iktidar partileri ve daha sonra hepsi toplamda yüzde beş oy alamayıp tarihin çöplüğünde kaybolan Dyp'si, Anap'ı Dsp'i size rahmet okur.

Sağlıcakla kalın ki sağlıcakla kalalım…