Müslümanlar için yılın en önemli ayıdır ramazan. Hem İslâm dini hem de toplumsal yaşam açısından etkileyici yanları bulunan bir aydır. Aynı şekilde Ramazan orucunun insanın hem ruhsal hem de bedensel sağlığı üzerinde önemli etkileri vardır. Ayrıca Müslümanların yerine getirmekle mükellef oldukları ibadetler içerisinde namazdan sonraki en önemli ve en uzun süreli ibadet oruçtur.

Son yıllarda, mübarek Ramazan ayı boyunca ortaya çıkan muazzam bir gıda israfı, Müslüman ülkelerde ve başka yerlerde büyük bir tartışma konusu haline gelmiştir. Müslümanların kendi tahminlerine göre, Ramazan ayında satın alınan veya hazırlanan gıdanın yaklaşık beşte biri çöp kutularına veya çöp depolama alanlarına gidiyor. Bu, Asya, Afrika ve savaşa maruz kalan bazı ülkelerdeki on milyonlarca aç insanı beslemek için kullanılabilecek binlerce ton değerli gıda anlamına geliyor.

Mantıksal olarak oruç tutmak, daha az yemek anlamına gelir. Ancak son yıllarda bu mantık tam tersi bir hâle dönmeye başladı. Dünyada yaşayan bütün Müslümanların şafak vaktinden akşamın karanlığına kadar oruç tuttuğu mübarek Ramazan ayında, normalden daha fazla yiyecek israfı yapılıyor. Oysaki bu mübarek ay, daha sürdürülebilir ve aynı zamanda daha az maliyetli bir yaşam tarzı uygulamaya başlamak için mükemmel bir zaman dilimidir. 

Geçmişte büyüklerimizin sahip olduğu az maliyetli ama çok sağlıklı yaşam tarzına geri dönüş için Ramazan ayı bir başlangıç olabilir ve bu mübarek ayda gıda israfını azaltarak daha az israf etmeye başlayabiliriz. Daha sağlıklı ve daha mutlu bir hayat için bunu yapmamız elzemdir.

Yiyecekleri çöpe atmak israf olduğu gibi, üzerinde yaşadığımız gezegenimize de büyük zararlar vermektedir. Gıda kaybı ve israfı, bir yılda yapılan uçak uçuşlarından dört kat daha fazla sera gazı emisyonuna neden oluyor. Gıda israfını ve gıda kaybını azaltmak gezegenimizi ve geleceğimizi korumak anlamına da gelmektedir.

Dolayısıyla Ramazan ayında ortaya çıkan şaşırtıcı miktardaki gıda atığı -plastik atığından yemek atığına kadar-, bu atıkların en aza indirilmesi ve çevreye zarar veremeyecek şekilde bertaraf edilmesi için acilen yeni stratejiler ve çözüm yolları geliştirmemizİ gerektirmektedir.

Muazzam gıda atığı üretimine tüm sosyo-ekonomik düzeylerde tanık olunabilir. Toplum olarak yaşamın temel hammaddeleri konusunda bu kadar kayıtsız kalmamız çevresel ve ahlaki açıdan rahatsız edicidir.

Son yıllarda toplum ve insanlar gelirdeki artış, yaşam standartları, tüketicilik ve karşılanabilirlik nedeniyle daha fazla israfa yöneldiler. Ancak para miktarının artması, israfın artması gerektiği anlamına gelmez çünkü bu, İslam’ın ahlâkına ve ilkelerine aykırıdır.

Müslümanların yoğun bir şekilde yaşadıkları Orta Doğu ülkeleri dünyanın en büyük gıda israfçıları olarak kabul ediliyorlar. Başta Arap ülkeleri olmak üzere Müslüman ülkeler, Ramazan ayı boyunca oransal bir artış gösteren büyük miktarda gıda israfına neden oluyor. Muhafazakar tahminlere göre, Ramazan ayında satın alınan veya hazırlanan tüm gıdaların yaklaşık %15-25'i, kullanılmadan veya tüketilmeden önce çöp kutusuna gidiyor. Ramazan ayında oluşan gıda israfının diğer aylara göre en az %25 gibi ciddi bir oranda daha yüksek olduğu gözlenmektedir.

Sosyo-kültürel tutumlar ve lüks yaşam tarzları da neredeyse tüm Müslüman ülkelerde Ramazan ayında daha fazla gıda israfının oluşmasında önemli bir rol oynuyor. Yüksek gelirli gruplar, daha az gelirli gruplarla karşılaştırıldığında genellikle kişi başına daha fazla gıda atığı üretiyor. Müslüman ülkelerde lüks lokantalar, kafeler ve politik-gösterişli iftar sofraları nedeniyle Ramazan ayında bu tür mekânlar ve organizasyonlar gıda israfının büyük bir kısmını oluşturuyor.

İslam dini, insanı ve doğayı merkezine alan bir anlayış üstüne bina edilmiştir. İslam dininin temel öğretisindeki kâinatta israfa yer bulunmadığı esası bir çok noktada karşımıza çıkmaktadır. İslam’ın beş şartından biri olan oruç ibadeti, insanın bedenen ve ruhen durulması için bir ay boyunca yeme-içme faaliyetlerini azaltması yani israftan kaçınması esasına dayanır.

Yüce yaratıcının muradı Ramazan vesilesi ile insanı diğer bütün varlıklara yakınlaştırmak iken, tam aksini icra ederek bir ibadet hali içinde olduğunu iddia eden insan dönüp ne yaptığına bir bakmalıdır.

İslâm dininin Müslümanlardan hayatın her alanında itidalli davranmalarını istemesine rağmen, Müslümanlar arasında kronik ve aşırı bir rahatlık ve müsriflik eğilimi var.

Ramazan ayında son yıllarda artış eğilimi içinde bulunan bu gıda israfını azaltmak için davranış değişikliğine gidilmeli ve toplumsal farkındalık artırılmalıdır. Ayrıca güçlü yaptırımlar ve fazla gıdaların ihtiyaç sahiplerine aktarımını sağlayacak hızlı ve güvenilir kurumlar inşa etmek gerekiyor. Bunun yanı sıra insanları atık azaltma uygulamalarını benimsemeye ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını uygulamaya ikna etmek için etkili yasalara ve kitlesel duyarlılaştırma kampanyalarına ihtiyaç vardır.

Bu tür girişimlere ek olarak TV ekranlarında ve camilerde vaaz veren din alimleri, hocalar ve imamlar İslâm dininin belirttiği gibi Müslümanlara israftan kaçınmaları için uyarılarda bulunabilir ve paylaşma kültürünün yaygınlaşması konusunda önemli bir rol oynayabilirler. Ancak o kimselerin kendileri de bu büyük israfın içinde bulunuyorlar. Trajik bir durum...