Sen kal giderim demiştim. Sol ayağımın, sağ ayağımın bir adım ötesine gidebilmişim sadece. Adını yazarken çürüyor elim ve çürüme ile başlıyor bende ki tüm anılar. Öyle sessiz uzaktan uzağa yersiz bir yurt'sun bana. Uzadıkça sürgün oluyor, gizli bir dilin bilinmeyen lehçesi gibi. Bir bahar ayiniydi duraksadığım. Her yerde pembe çiçekler, bir anne yüreği değmiş gibi kokusu buram buram. Ciğerlerime çekiyorum kokuyu, nefesim bayram sabahına uyanır gibi kalabalığın arasında volta atıyor. Tamamlanmayan hikâyelerimiz var deyip, mülteci bir ruh taşır gibi geçip gidiyorum aralarından. Mutluluk ne güzel bir gülümseme taşıyor diyorum, oysa hep kendimize kestiğimiz cezalar vardı. Teslimiyet diyoruz ve kendimize uzanan parmakları seçiyoruz. Şiirsel sezgiler çoğalıyor mektuplar yazılıyor aynalara. ‘Bir mahremiyeti korur gibi koru, kolla… Destanlar kolay yollarla kazanılmıyor…

Benden öteye inmiş zaman, çarklar yön değiştirmiş. Yüzümde iyimser bir gülücük fay hattında ki anarşist propagandaya ortak olmuş. Ne çok sevmişim seni ve nasıl da kıskanmışlar bizleri. Klasik günlerden ip atlar gibi zıplayarak geçilmiş, gün başka uyanıyor sabaha. Dizlerimin dibinde hala uyuyan Lale'ye seslenerek; kaç yıl geçmiş aradan? Diyerek iki günün hatırını soruyorum. Biraz hüzünle, biraz da mutlulukla bu ilkbahar başka diyorum. Sevdalı sabahların şarkısına dönüşüyor bütün nakaratlar. Ah bir de sen olsan, bir de sen... Ruhum sabah koşusuna çıkmış gibi sana koş'sa, ikindi bir bayram olurdu, sonrası aydınlık ve güneş. Mavinin rakibi var ise yine mavidir diyorum, sabırsız kuşlara bütün pencereleri açıyorum, kucak açın şimdi kızıl bir karanfil sevincine...

Sayıklamalarım kendime ve insan hep kendinde eksik olana dönermiş yüzünü. Eksik kalanlar, eksik bırakıldıklarımız. Gölgemizin ardına saklandığımız ve hep bir geçiş anını izlediğimiz. Sırtımızda anlaşılmayan bir yükle doğduk, ağzımızda demirin paslı tadı. Değişir diye umut ettiğimiz ve hep değişir diye çoğalttığımız zamanlarımız irkiliyor. Duyguların zamanı ve duyguların mevsimi varmış gibi tüm duygular bu mevsimde toplanmış. Yılın son gecesi vardı sokaklarda yeni yılların ise başlangıcı. Uzak masallarda hep devleşen insanlar vardı şimdi anlıyorum ki geçmeyen sancılar bu yüzdenmiş. "Masal biter, gün aydınlanır ve gerçek yaşam güzellik katar tüm uyutulmuş zamanlarımıza’’…