İnsan; dün, bugün ve yarının kavgasını ayırmaya çalışırken hayatını kaybeden zavallı bir yolcudur. Tolstoy 

Yaratılıştan bu güne değin her  insan için önemli üç gün vardır. Dün, bugün ve yarın... Kimi sosyologlar,felsefi bakış açıları dünün geride kalmışlığı etkisiz eleman oluşu ile kayda alınmaması gerektiği,yarının da sahibinin biz olmadığımızdan kaynaklı ne getirip ne götüreceğini bilmediğimizden; içinde bulunduğumuz anı yaşamayı değerlendirmeyi ve mutlu olmayı söylerler.
Bugün duyduğumuz neyse, dün söylediğimiz şeyden başkası değil aslında.
Bugünün şekillenmesinde, sorumluluk aldığımız yirmili yaşlardan bugüne dek süregelen bireysel tercihlerimiz,ihtiraslarımız,deneyimsizliklerimizin; veya doğru zamanda doğru yönlendirmeler ile doğru yerde bulunmamızın bir sonucu değil midir?

Gençken her şeyin bir hayalden ibaret olduğu, zamanla bir çoğumuzda hayallerin otesinde belirli yaşamların,konforun,mesleklerin, paranın olduğu yaşamları yaşamadık mı? 
Peki mutlu olabildik mi? İstisnalı hayatlar hariç kesinlikle hayır. Beş kuruşsuz, yokluk içinde ,geniş ailede yaşadığımız o,dünya yıkılsa umrunda olunmayan çocukluğumuzun yıllarını hangi bir kazanç bugün bize verebilir. 
Hiçbiri....!

Bir yarıştır aldı başını gidiyor. Özenti, lüks yaşama isteği,aile içi rekabetler,geri kalmalar, psikolojik bunalımlar, şans oyunları ile arayı kapatma,dijital dünya ile gerçekliklerden kopmalar huzursuz aileler,ve daha bir çok neden....
Şimdi tüm yaşanmış olumsuzluklara, güzelliklere,sahteliklere,vefasizliklara ,hayatımızdaki engellemelere,mahalle baskılarına, bir format atmak o mutlu çocuğa, çocukluğa merhaba demenin zamanı gelmedi mi?
Hal böyleyken....

ELVEDA GENÇLİĞİM..!,Elveda yirmi beş yılım; tüm yaşanmışlıklara, güzel günlerime,acı hatıralarıma, ulaşılması hayal olan,ulaşılınca kayda değer bir akçe olmayan hedeflerim.
Kullandığım arabalar, sevdiğim kızlar, ıslandığım yağmurlar, içten yamalı ceketim ,son moda pantolunum,yediklerim, ekmeği bölusturduklerim, dostlarım, düşmanlarım, kardeşim, kan kardeş olduklarım,mahalle baskılarım ELVEDA...!

MERHABA ÇOCUKLUĞUM!
Merhaba çocukluğum,merhaba cilo,reşko,beri çeli,nihala beresoran,meydanbelek merhaba...
İçten gülüşlerim, ağlamalarım,kuru ekmeğim,savarım,keledoşom,apiaskım, yırtık pantolunum,olmayan ceketim, hergün kavga edip bir saat sonra barıştıklarım,lastik ayakkabım, torbası ile ekmek almaya gelen gavanım, koyun otlatan ,hozede canı her istediğinde bize ayar çeken çobanım, borçsuz ,beş parasız, yarışmasız ,yarından kaygısı olmayan çocukluğum merhaba..
Merhaba telefonsuz, tabletsiz, bilgisayarsız günlerim merhaba,